1940’lı yılların sonları...
Demokrat Parti ile CHP’nin kıran kırana rekabet ettiği günler...
Ülke hızla 1950’li seçimlerine doğru yol alırken, bu arada Demokrat Parti’de (DP) il ve ilçe kongrelerini yapmaktadır. Kurulduğu günden beri halktan büyük ilgi gören Demokrat Parti teşkilatlarında büyük bir heyecan dalgası yaşanmaktadır.
Tokat'ın Artova İlçesi’nde de DP İlçe Başkanı seçilecektir.
İki aday vardır: İlhan Bıçakçı ve İbrahim Dirican...
Adaylardan İlhan Bıçakçı'nın seçimi kazanacağı hemen hemen kesin gibidir. Çünkü ilçede sözü dinlenen saygın bir işadamı olan Halil İbrahim Tuncer aday olması için kendisini hem teşvik etmiş, hem de ona olan desteğini açıkça ilan etmiştir.
Seçim günü gelir ve oy verme işlemleri başlar. İşadamı Halil İbrahim Tuncer oyunu kullanmak için hazırlanan bölmeye girse de, uzun zaman dışarı çıkmaz. Herkes meraklanır. Neticede geç te olsa kabinden çıkar ve oyunu sandığa atar.
Halil İbrahim Tuncer oyunu kullanmakta neden geciktiğini yıllarca utancından kimseye anlatamaz. Ta ki İlhan Bıçakçı vefat edene kadar.
Adını unutunca...
Birgün dayanamaz ve yıllarca içini kemiren, hatta vicdan azabına neden olan olayı yakın bir arkaşına anlatır. O gün oy kabinin de yaşananlar inanılır gibi değildir.
Halil İbrahim Tuncer, aday olması için teşvik ettiği, açıkça destek verdiği yakın arkadaşı İlhan Bıçakçı’nın adını unutmuştur! Ne kadar çabalasa da, ismini hatırlayamadığı için İlhan Bıçakçı’nın adını pusulaya yazamaz. İlhan Bıçakçı’nın tüm aile bireylerinin ismini düşünerek onun ismini de hatırlamaya çalışsa da, herkesin ismi aklına gelir, fakat onun ismi gelmez.
Bakar ki olacak gibi değil, kabinde fazla kaldığı için dışarıdan da homurdanmalar geldiğinden sıradakileri daha fazla bekletmemek için, "Bir oy ile ne olacak ki" düşüncesiyle rakip aday İbrahim Dirican'ın adını oy pusulasına yazarak sandığa atar.
Ne mi olur?
Akşam saatlerinde sandık açılır ve oylar sayılır.
Seçimi İbrahim Dirican bir oy farkla kazanmıştır.
Halil İbrahim Tuncer, "Bir oydan ne olacak ki" diye düşünmekle ne büyük hata yaptığını anlasa da artık iş işten geçmiştir.
Halbuki Halil İbrahim Tuncer kendi adayının ismini hatırlayamadığı için geçersiz oy kullansa oylama en azından berabere sonuçlanabilecekken, kendi oyuyla rakip adayın seçilmesini sağlamış olur.
Rakip aday seçimi farklı bir şekilde kazanmış olsa, oy kabininde yaşadığı unutkanlığı eş dost sohbetlerinde bir espri gibi anlatma imkanı varken, alınan sonuçtan sonra o gün ne olduğu konusunda yıllarca derin bir sessizliğe gömülür.
__________________
Anasayfa 
